Uzman Klinik Psikolog Ece Özçırak
Kreşe/Anaokuluna başlama hem aileler hem de çocuklar için önemli ve büyük bir adımdır. Kreşe başlama zamanına kadar çocuklar aileden alacakları temel eğitimi alıp rol model olan anne babayı örnek almaya başlarlar. Bu süreç tamamlandıktan sonra, çocukların psikososyal gelişimleri için artık kendi akranlarıyla bir arada olmaya ve bağımsızlıklarını kazanmaya ihtiyaçları vardır. İşte bu dönemde, okul öncesi eğitim devreye girerek çocuğun duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal becerilerini geliştirmek için zengin bir fırsat sunar.
Okul öncesi eğitime henüz yeni başlayan çocuklar, o zamana kadar bildikleri ve tek güven duydukları alanlarından ayrılarak yeni ve kurallarını hiç bilmedikleri, tanımadıkları kişilerin bulunduğu bir ortama girmektedirler. Bu yeni durum, tabii ki çocuklarda uyum sorunu yaratabilir. Bu sebeple, okulun ilk haftalarında çocuklarda ağlama, anne-babadan ayrılmakta zorlanma, ebeveynlerinin yanında kalmasını isteme gibi davranışların gösterilmesi doğaldır. Zaman içinde çocuk okul ortamına alıştıkça ve öğretmenlerini tanıdıktan sonra kaygıları giderek ortadan kalkacaktır ve bu süre sonunda okula karşı bir aidiyet duygusu beslemeye başlayacaktır. Okula alışma sürecinde çocuklar kadar bazen aileler de çocuklarından ayrıldıkları için kaygı ve suçluluk duygularını yaşayabilirler. Bu sinyalleri alan çocukların bazen kaygıları artabilir. Bu noktada ailelerin eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırmada ona çok yardımcı olacaktır. Okula alışma sürecinde ebeveynlerin dikkat etmesi gereken konulardan bir tanesi de okul rutinine çocuğu alıştırmak ve evde de bu rutini sürdürebilmektir. Çocuğun okul öncesi eğitime başlamasıyla daha önce var olan düzeninden farklı olarak yeni bir düzen hayatına dahil olmaya başlar. Ebeveynler bu süreçte, okul saatlerini göz önünde bulundurarak yatma saati, yemek saati ve uyku saati gibi zaman dilimlerini belirleyip çocuğun bu saatlere alışmasını sağlaması okula uyum için önemli bir fayda sağlayacaktır. Okula gelinmediği günlerde, hafta sonları da bu rutinlerin olabildiğince sürdürülmesi çocuğun bu yeni düzene alışması bakımından önemlidir. Okul öncesi eğitimin önemli hedeflerinden birisi de çocuklardaki sorumluluk bilincinin geliştirilmesidir. Her anne-babanın ideali çocuklarını kendi ayakları üstünde durabilen, kendine güvenen bir birey olarak yetiştirmektir. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde bir gün içinde kazanabileceği, öğrenebileceği bir beceri değildir. Sorumluluk bilincinin gelişmesi yaşamın ilk yıllarından itibaren atılan adımlar ile mümkündür. Okul öncesi eğitim, çocuklarda sorumluluk bilincinin geliştirilmesi için önemli fırsatlar sunar. Yaşa uygun sorumluklar vermek; oyuncakları toplaması, mümkün olan giyeceklerin yardım almadan çocuğun kendisinin giymesi, yemeğini kendi yemesi için teşvik etmek sorumluluk bilincinin gelişiminin ilk basamaklarıdır. Burada önemli olan, hem evde hem de okulda çocuğa benzer ölçüde yapabilecekleri doğrultusunda küçük sorumluluklar vermektir.