S. / EV HANIMI
Derler ki, bir insanın hayatında üç tip inşan vardır. Birinci tip “gıda gibidir”, onlara her gün ihtiyaç duyarsınız. İkinci tip “hastalık gibidir”, siz istemesiniz de onlar gelip sizi bulur. Üçüncü tip “ilaç gibidir”, en çok ihtiyaç duyduğunuz anda karşımıza çıkar ve sizin bütün yaralarınıza ilaç olurlar. Erdemleri ile sizi iyileştirir eskisinden de güçlü olmamızı sağlarlar. Benim ilacım da Ece Hanım oldu. Hayatımın öyle bir anında karşıma çıktı ki adeta bir kurtarıcı gibi. Dibin de dibine batmışken, sonum geldi galiba derken bana elini uzattı. Yavaş yavaş içinde bulunduğum karanlık kuyudan çıkmama yardımcı oldu. Yüreğimi ısıttı. Ruhumu ayağa kaldırdı. Önce başımı dik tutmayı öğretti, sonra da güneşe bakmayı. Kendi benliğimin farkına varmamı sağladı. Ayakta bile duramazken tekrar koşmayı öğretti. Nefes almamı sağladı. Şimdi kollarım açık, başım dik güneşe doğru koşuyorum. Herkese ve her şeye can veren güneşe doğru. Var gücümle haykırıyorum “ben de varım” diye. Bu koşumun hiç bitmemesini öyle çok isterim ki…
Eğer bir çeşit duygu kayıt makinesi olsaydı Ece Hanım’ın tekrar farkına varmamı sağladığı güzel ve olumlu duyguları kayıt edip tüm dünyaya hissettirmek isterdim. Böylece herkes onun iyileştirici yönünden faydalanabilirdi.